Çocukların gelişiminden tutun da yaşlanmanın bazı etkilerini azaltmaya kadar pek çok yararı olan vazgeçilmez besin kaynağımız.
Süt denildiğinde hepimizin aklına öncelikle inekler gelir. Oysa süt hayatımızdaki yerini, ilk besinimiz olan anne sütü şeklinde alır. Bu hem biz insanlar için, hem de hayvanlar için böyledir.
Dünyaya yeni gelmiş bir bebeğin, yavrunun karşılaşacağı hastalık etkenlerine karşı güçlü olabilmesi için bağışıklık sistemini geliştirecek olan anne sütüdür.
Dünya Süt Gününü kutlarken bir kez daha yavruların anne sütünü alması konusunda duyarlılık gösterilmesi gereğine vurgu yapmak istiyoruz.
Yeni bir hayvan edinirken ne yazık ki genelde petshoplardaki yavru köpeklerin ya da kedilerin tercih edildiği bir gerçek. Burada önemli olan yavruların annelerinden ayrılma öyküsü. Bu konuda hem petshop sahiplerini hem de onlara bu hayvanları satanları ya da verenleri duyarlı olmaya çağırıyoruz. Lütfen yavruların annelerini emdikleri dönemde yavruları annelerden ayırmayın. Yavruların zaten çok da sağlıklı olmayan koşullarda zor şartlarda yaşamak zorunda olacağını ve bağışıklık sistemlerinin gelişmesinin önemini unutmayın.
Petshoplardan yavru hayvan almayı tercih edenler lütfen hayvan edinir edinmez bir veteriner hekime gidin ve kaç aylık olduğunu öğrenmeye çalışın. Anne sütü alıp almadığı hakkında hayvanı aldığınız kişilerden bilgi edinmeye çalışın. Annenin sağlık durumunu bilmeniz de yavrunun gelişimi ve beslenmesi konusunda size fikir verecektir. Yavru köpeklerin ve kedilerin anne sütünden ayrılma zamanı 4-6 hafta arasında değişir. Genel kanı bu süreçte (yani en az 45 gün) mutlaka anne sütü almaları yönündedir. Daha erken sütten kesilmesi durumunda bu, gelişimini ve sağlık durumunu olumsuz etkileyebilecektir.
Lütfen unutmayın; Anne sütü insan yavrusu için ne kadar önemli ise hayvanlar için de o kadar önemlidir.
Süt ve süt ürünleri hem biz insanların hem de hayat arkadaşlarımız olan hayvanlarımızın yaşantısında vardır.
Peki bize ulaşan bu değerli besinin kaynağına verdiğimiz değer? Onun hakları?
18. yy. başlarında hayvan hakları kavramının tartışılmaya başladığı yıllarda çiftlik hayvanlarının yaşam koşullarının çok kötü olduğu da dile getirilmiştir. Hatta İngiltere’de hayvan haklarına ilişkin yapılan ilk yasal düzenlemenin sığır refahına yönelik kanun tasarısı olduğu bilinmektedir.
Hayvanlara gereksiz yere ilaç uygulamaları yapılması, doğru beslenmemeleri, dezenfeksiyon kurallarına uyulmaması sonucu hayvanların hastalanmaları tümüyle hayvan sağlığını hiçe saymak olduğundan, hayvan haklarına ve refahına aykırı uygulamalardır. Hayvan haklarına aykırı olan her şey temelinde sağlık olması nedeniyle insan haklarına da müdahaledir. İnsan sağlığını tehdit eden uygulamalar insanların temel yaşam hakkı olan sağlıklı yaşam hakkına da saldırıdır aslında.
Evcilleştirme süreci ile insan evcilleştirdiği ve yaşantısına kattığı her hayvan türü için sorumluluk yüklenmiştir. Bu, gıda amaçlı yetiştirilen hayvanlar için de böyledir. Gıda amaçlı hayvanların sorumluluğu, hayvan refahının sağlanması açısından yetiştiriciler ve üreticilerdedir. Tüm bilinçli üreticilerimizin Dünya Süt Gününü kutluyoruz.
alıntı:
Dr. Ebru TONG
Hayvan Hakları İçin Veteriner Hekimler Derneği Başkanı
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]