İstanbul Üniversitesi (İÜ) Veteriner Fakültesi’nde, köpeklerdeki davranış bozukluklarına yönelik yürütülen bir araştırma, tedavideki başarının, hayvanların sahiplerinin tutumlarını değiştirmeleriyle ilişkili olduğunu ortaya koydu.
İÜ Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Dodurka, Prof. Dr. Alev Akdoğan Kaymaz, Dr. Abdullah Kayar ve Araştırma Görevlisi Ebru Özaytekin’le, “davranış bozukluklarına sahip köpeklerin sorunlarının çözümündeki başarı oranını ve başarısızlıkların nedenlerini belirlemek” amacıyla bir araştırma gerçekleştirdiklerini söyledi.
EVE PİSLEME, EŞYAYA ZARAR VERME SORUNU VARSA
Fakülteye getirilen çeşitli davranış bozukluklarına sahip 100 köpekle çalışma yaptıklarını anlatan Dodurka, başlıca davranış sorunlarının, “saldırganlık, evde yalnız kalma bunalımı, eve pisleme, eşyaya zarar verici davranışlar ve fobi, korku problemleri” olduğunu kaydetti.
Dodurka, köpeklerin kişiliklerinin, doğumdan 12. haftaya kadar olan dönemde oluştuğunu ifade ederek, köpeklerin bu dönemde, yalnız kalmaya alıştırılması, evdeki mertebelerinin öğretilmesi gibi doğru eğitimlerin verilmesi gerektiğini vurguladı. Tamer Dodurka, bu yapılmazsa, köpeğin daha sonraki döneminde karşılaşacağı durumlara ciddi tepkiler gösterebileceğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Davranış bozukluklarının çoğunun sebebi hayvanın yakın çevresidir. Tedavide ilk istediğimiz, hayvanın sahibinin bu tutumunu değiştirmesidir. Davranış bozuklukları hayvan sahiplerinin yanlış tutumlarından kaynaklanır, fazla duygusal olanlar, köpeğin mertebesini öğretmeyenler, köpeğin dünyayı farklı algılamasına neden olur. Sahibi tutumunu değiştirmedikten, çevre şartları değişmedikten sonra hayvanda düzelme bekleyemeyiz.” Dodurka, tedavide hayvan sahibinin davranışlarının değiştirilmesi dışında, vakanın özelliklerine göre ilaç tedavisi veya insan psikolojisindeki tedavi yöntemlerini de kullandıklarını bildirdi.
YÜZDE 6’SI DAVRANIŞINI DEĞİŞTİRDİ
Prof. Dr. Tamer Dodurka, davranış sorunu bulunan 100 köpekte uygulanan tedavilere bakıldığında, bunların 18’inde tam iyileşme sağlandığını, geri kalan 82 köpeğin ise düzelmeme nedenlerinin araştırıldığını belirtti. Vakalarda sonuç alınamamasının nedeninin, yüzde 91 gibi büyük oranda hayvanın sahibi ve çevresiyle ilgili olduğunu ifade eden Dodurka, “Literatüre göre Avrupa ülkelerinde de bu rakam yüzde 96’lara varmaktadır. Bu sonuçlar, hayvan sahibinin sosyal ve kültürel yapısının tedaviyi etkileyen en önemli neden olduğu tezinin ülkemizde de geçerli olduğunu göstermektedir. Bizim araştırmamızda da hayvan sahiplerinden sadece yüzde 6’sının davranışını değiştirdiği, geri kalanının buna yanaşmadığı ortaya çıktı. Bu noktada veteriner hekimin yapacağı bir şey kalmıyor. Bundan sonrasını ancak bir insan psikologu yapabilir.”
VAKA ÖRNEKLERİ
Karşılaştıkları vakalardan örnekler de veren Dodurka, şunları anlattı: “Bir kişi, iki köpeği arasındaki liderlik mücadelesi nedeniyle bize başvurdu. Özellikle yemek konulduğu zaman kavga başlıyor, köpeklerden biri dayak yiyor. Hayvan sahibi adalet olsun diye önce dayak yiyene yemek veriyor, bir süre sonra kavgalar iyice artıyor. Halbuki burada ‘köpek adaletini’ düşünmek gerekiyor. Hakim olan köpeğe önce yemek vermek gerekir. Çünkü köpekler, hakim olana itaat eder, aralarında hiyerarşi vardır. Sahibinin yaptığı bunu bozuyor. Birden fazla köpek sahipleri bu hatayı çok yapıyor, ezileni önce seviyor, oysa baskın köpeği sevmesi gerekir. Yaşlı, çocuğu bulunmayan bir köpek sahibi, köpeğin evde yalnız kalmamasından, dahası kendisinin yanından bir an bile ayrılmamasından şikayetle geldi. ‘Köpeğinizden uzak duracaksınız, siz istediğiniz zaman gelecek. O istediği zaman kabul etmeyeceksiniz, arkanızı dönecek başka şeyler yapacaksınız. Bunu yavaş yavaş yıkacaksınız’ dedik. Köpek sahibi ‘ben bunu yapamam, köpeğim benim her şeyim’ diyerek tedaviyi baştan reddetti.”
Kaynak.Ntvmsnbc