HavHav.Forum.St - Köpek Dostlarının Sitesi


Yanlış Bilinenler B-261910-üye_ol

HavHav.Forum.St - Köpek Dostlarının Sitesi


Yanlış Bilinenler B-261910-üye_ol

HavHav.Forum.St - Köpek Dostlarının Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HavHav.Forum.St - Köpek Dostlarının Sitesi

Köpekler ,KediLer,BaLıkLar,KuşLar hakkında bilgiler içeren, sadık dostların sitesi.
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
PetArkadaş Davetiye Kodu Verilir.Almak İçin Buraya Tıklayınız.


 

 Yanlış Bilinenler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Shift ~
HavHav Yönetici
HavHav       Yönetici
Shift ~


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 422 Başarı Gücü Başarı Gücü : 956 Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 24/01/10 Nerden Nerden : Nereye :)
Yanlış Bilinenler Empty
MesajKonu: Yanlış Bilinenler   Yanlış Bilinenler EmptyC.tesi Haz. 05 2010, 10:37

Evde beslenen köpek alerjilerden koruyor

Köpek beslenen evdeki küçük çocukların solunum yolları alerjisine
yakalanma riskinin diğer çocuklara göre az olabileceği açıklandı. Alman
araştırmacılar, yaklaşık 9 bin çocuğu doğumlarından 6 yaşına kadar
izledi. Araştırmalar sonucunda; evde köpek besleyen ailelerin
çocuklarının astım, egzama ve alerjik rinit gibi hastalıklara yakalanma
ihtimalinin daha düşük olduğu görüldü.

12-36 Aylık Dönem
Bebeğiniz artık yürüyor, konuşuyor. Hatta belki de verdiği yanıtlarla
sizi şaşırtıyor. Fiziksel ve psikolojik olarak onu yetiştirirken dikkat
etmeniz gereken noktaları merak ediyorsanız bu bölümü okumanızı tavsiye
ediyoruz.

12-36 Aylık Dönem
Evdeki küçük dostlarımız

Durmadan miyavlayan bir kedi, sahibi nereye gitse yanından ayrılmayan
bir köpek, fanusunda bir o yana bir bu yana durmadan giden rengarenk
bir balık ya da durmadan değişik sesler çıkararak öten bir kuş;
hangimiz bu evcil dostlara karşı duyarsız kalabilir.

Hele daha hayatı yeni tanımaya çalışan çocuklar için evcil hayvanlar büyük ilgi odağı olur.

Hayvanlar, çocuğun kendisinden ya da anne ve babasından son derece
farklı bir biçimde yürüdükleri ve ‘konuştukları’ için, çocukları deyim
yerindeyse büyülerler.

Evde bir hayvan beslemek çocuğun kendini sorumlu hissetmesine ve
kendisiyle konuşulacak özel bir ‘dost’ edinmesine yardımcı olur.

Çocukların hayvanlardan öğreneceği çok önemli şeyler olduğunu
vurgulayan psikologlar evde bir hayvanla güçlü bir iletişim kuran
çocuğun ileri yıllarda arkadaşlarına, yaşlılara ve hayvanlara olumlu
davranışlar sergilediğini belirtiyor.

Özellikle sık sık öfke patlamaları yaşayan, mızmızlık yapan çocukların
bu davranışları evde beslenen bir hayvanla en az düzeye indirilebiliyor.

Araştırmalar ayrıca çocukla evdeki kedi yada köpek arasında kurulan
iletişim sayesinde öğrenme ve dil becerisi geliştiğini gösteriyor.
Uzmanlar evde hayvan besleyen çocukların okulda daha başarılı olduğuna,
kişisel güvenin ve özsaygının daha gelişmiş olduğuna dikkat çekiyor.

Koruyucu Köpek Mi? Rengarenk Baliklar Mı?
Anne baba eve bir hayvan almaya karar verdiklerinde kendi yaşam
biçimlerini gözden geçirerek besleyecekleri evcil hayvana karar
vermelilerdir. Aileye, evin büyüklüğüne ve çocukların yaşına en uygun
hayvan seçilmelidir.

Pek çok aile sadık ve hareketli olmalarından dolayı köpek beslemeyi tercih ederler.
Ev hayvanları çocukların en iyi dostlarıdır ama çocuğun sağlıklı bir
gelişim göstermesi için en azından dört yaşına kadar hayvanlarla yalnız
kalmamasına dikkat edilmelidir.

Köpekler evcil hayvanlar arasında en sadık olanlarıdır. Köpekler
özellikle çocuklara karşı koruyucu duygular besler. Aileler eve bir
köpek alıp beslemeden önce, bu sevimli hayvanla hayatı paylaşmak
gerektiğini iyi bilmelidir.

Köpekler kendilerini aile bireyi olarak görür ve ailenin de öyle
görmesini ister. Aile fertlerinin kendine karşı beslediği duyguları çok
iyi hisseder ve ona göre davranır. Diğer evcil hayvanların aksine köpek
sahibi olmak büyük sorumluluk gerektirir. Düzenli olarak veterinel
kontrolüne götürülmeli, aşıları ihmal edilmemelidir. Bütün gün evde
olan köpekler için sabah ve akşam yürüyüşleri çok önemlidir.

Eve bir hayvan almaya karar verdiğinde anne babalar evdeki çocuğuda
buna hazırlamalıdır. Çocuklar zaman zaman bilmeyerek de olsa hayvanlara
eziyet edebilirler. Kuyruğu yada tüyleri çekilen bir hayvan bundan
hoşlanmayabilir ve zararlı bir davranışta bulunabilir. Çocuğa hayvanı
korkutmadan ve sıkmadan nasıl davranması gerektiği öğretilmelidir. En
önemlisi ev hayvanına karşı çocuk saygılı olmayı bilmelidir.

Bakım,Sağlık Ve Koruma

Ev hayvanları beslemek ve sevmek için harika yaratıklardır ama hastalık
kapmak da bir o kadar kolaydır. Özellikle küçük çocukların olduğu
ailelerde bazı tehlikeler olabilir.
Bu yüzden bazı sağlık koruma önlemlerini almakta fayda vardır. Gerek
çocuğu gerekse tüm aileyi bundan korumak için hayvanların temiz
tutulması çok önemlidir. Köpeklerin aşıları mutlaka yaptırılmalıdır.
Çocuğun güvenliği için hayvanlardan gelecek tehlikeler ve bunların
çözümü anne baba tarafından bilinmelidir. Çocukla girdikleri her
etkileşim kontrol altında tutulmalıdır.

Küçük Dostlara İlk Yardim

Ev kazaları bizim için olduğu kadar bizimle aynı ortamı paylaşan evcil
dostlarımız için de geçerlidir. Evde beslenen hayvanının hayatı
tehlikeye girdiğinde ilk yardım uygulamayı bilmek gerekir. Bunun için
öncelikli olarak hayvanlar için de bir ilk yardım çantası
bulundurulmalıdır. Çantanın içinde gazlı bez, merhem, cımbız ve resimli
bir ilk yardım kitabı bulunmalıdır. Hayvanlar için de ağız kapalı
burundan tenefüs yöntemi öğrenilmelidir. Hayvanlara insanların
kullandığı ilaçlar kesinlikle verilmemeli, veterinerin numarası el
altında bulundurulmalıdır. Herzaman en kötüsüne hazırlıklı ve
soğukkanlı olunmalıdır.

Evcil hayvanlarda en sık rastlanan olayların başını araba kazaları
çeker. Böyle bir durumda ilk olarak nefese bakılmalı, nefes yoksa ağız
kapalı burun tenefüsü yapılmalıdır. Kan varsa yaralar sarılmalı, kalp
atmıyorsa ritmik kalp masajı uygulanmalı, dili mavileşmiş ya da
beyazlaşmışsa battaniyeye sarılıp hemen veterinere götürülmelidir.

Hayvanlarda rastlanan bir başka acil olayı ise böcek sokmaları
oluşturur. Hayvanlar böcek sokmalarına alerjik reaksiyon gösterirler.
Baygınlık, kusma, salya, aşırı tırmalama, ağız şişkinliği görülebilir.
Bunlar yoksa, böcek iğnesini bir cımbızla çıkarmak ve soğuk kompres
yapmak yeterlidir.

Hayvanın yabancı bir cisim yutması da sıkça rastlanan olaylardandır.
Hayvanın gırtlağına yabancı bir cisim kaçmışsa onu sakinleştirmeye
çalışıp hemen veterinere götürmek en iyisidir. Bilinç kaybı varsa,
parmak boğaza sokulup nefes borusu açılmaya çalışılmalıdır. Hafif
darbelerle göğüse vurulup, ağız kapalı burundan suni teneffüs
yaptırılmalıdır.
Evcil hayvanların yaşayabileceği bir başka kaza türünü de zehirlenmeler
oluşturur. Belirtileri, kusma, ishal, titreme, hızlı soluma,
alışılmışın dışında ağız kokusu olabilir. Hayvan bu belirtiler
görüldüğünde zaman kaybetmeden veterinere götürülmelidir.

Ev Hayvanı Ölürse

Çocuklar ölüm kavramını anlayamazlar ve evde beslediği hayvanının ölümü
onları çok üzebilir. Ancak yaşam döngüsünü öğrenmeleri duygusal
gelişimlerini hızlandırır. Böyle bir durumda;
• Çocuğun kederlenmesine ve ağlamasına izin verilmeli, ölen hayvan konusunda onunla konuşulmalıdır.
• Olanak varsa ölen hayvan için küçük bir gömme töreni yapılabilir.
• Çocukların belleklerinin güçlü olduğu unutulmamalıdır. Duygularını
dile getirmesine, içini dökmesine olanak verilirse acısını daha çabuk
unutacaktır.



Bir evcil hayvan gerçekten de en iyi dostlarınızdan biri olabilir.

Çok yorucu bir gün sonrası, evinize geldiğinde sizi bekleyen gerçek bir
dost ve en iyi sırdaşınızın sizi karşılarken duyduğunuz haz gerçekten
çok büyüktür. Önyargılarınızdan kurtulma vakti geldi, RealAge olarak
şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki evcil hayvan beslemek sağlığa çok
yararlıdır.

Son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda, evcil hayvan beslemenin
sağlığa inanılmaz faydaları olduğu ortaya konarak, kanıtlanmaktadır.
Düşük kan basıncından daha az strese ve güçlü bağışıklık sistemine
kadar iyileştirici noktaları çoktur. Ve elbette kim ne derse desin,
sosyal ilişkilerinizi güçlendirmekte en iyi etkiyi gösterirler!

Eskilerde şöyle bir inanış vardı ki; eğer evinizde hayvan
besliyorsanız, çocuklarınız büyük ihtimalle alerjiye daha duyarlı
olurlar. Wisconsin Madison Üniversitesi doktorlarından James E.Gern
konuyla ilgili olarak, son zamanlarda yapılan birden fazla araştırmanın
bu eski inanışı yıktığı ve evlerinde evcil hayvan ile birlikte büyüyen
çocukların alerji ve astım risklerinin çok daha az olduğunu
gösterdiğini söylüyor.

Dr.Gern yaptığı bir araştırmada, doğumdan hemen sonra aldığı kan
örneklerini, bebekler 1 yaşına geldiğinde karşılaştırdı. Bu
araştırmada, evde yaşayan hayvanların alerjik reaksiyon, bağışıklık
sisteminde değişiklik ve bakterilere karşı olan reaksiyonları analiz
edildi. Eğer evde bir köpek yaşıyorsa, yeni doğanların, evde köpek
yaşamayan bebeklere göre %25 oranında daha az alerji riski olduğu
ortaya kondu. Bununla beraber bu bebeklerde egzema, kızarıklıklar ve
çeşitli cilt sorunları riski de daha az olarak açıklandı. Bağışıklık
sistemlerinin ise daha güçlü olduğu da araştırma sonuçlarına eklendi.


Yaşlılar İçin Köpeklerin Dostluğu Önemli Yapılan araştırmalarda,
özellikle Alzheimer hastalarının evlerinde evcil hayvan bulunuyorsa,
endişeli ruh hali ve anksiyete sorunlarından daha az etkilendikleri
ortaya çıkıyor. California Üniversitesi Davis Veteriner Bölümü
profesörlerinden Lynette Hart konuyla ilgili, yaşlıların bir evcil
hayvan beslemeleri, onlarla oynamaları ve ilgi göstermelerinin
kendilerini çok mutlu ettiğini ve hayata daha sıkı sarıldıklarını
belirtiyor. Bu noktada yaşlıların, köpeklerden daha az ilgi ve bakıma
ihtiyaç duyabilen kediler ile daha kolay iletişim kurabilecekleri
belirtiliyor.


Bir köpeği gezintiye çıkarmak bile, bunu yapabilecek durumda olan yaşlı
insanlar için mükemmel bir egzersiz olarak kabul ediliyor. Egzersiz
yaparken arkadaş desteğinin ne kadar önemli olduğunu daha önceden
sizlere belirtmiştik, bu noktada ikisi bir arada yarar sağlamış oluyor.


Yeni İlişkilere Açılan Kapı Evet bu hep söylenir, her zaman
karikatürlere bile konu olur, ama gerçektir. Örnek olarak bir köpek
sizin yeni insanlarla tanışmanızı çok kolaylaştırır. Doğal bir sosyal
iletişim köprünüz olur.



Özellikle sosyal izolasyonlar yaşayanlar ve utangaç kişiler için büyük
önem taşımaktadır. Atlanta Emory Üniversitesinden Prof.Dr. Nadine
Kaslow konuyla ilgili olarak , bu tarz sosyal iletişimler bazen
başladığı gibi bitse de, bir gün hayatınızın en önemli ilişkisine
açılabilecek bir kapı olabileceğini belirtiyor.


Stres altındaki insanlarda, zararlı kimyasalardan kabul ettiğimiz
kortizol ve norepinefrin salgılamasının daha fazla olduğu bilinmekte…Bu
hormonlar Kan basıncı, heyecan, uyku ve ruh halinin düzenlenmesinde
önemli bir rol oynar. Texas Üniversitesinden Prof.Dr.Blair Justice bu
konuda ilginç açıklamalarda bulunuyor. Dr.Blair, kedi ve köpeklerle
hareketli oyun oynayayanların kortizol ve norepinefrin hormonları değil
de, bizi mutlu eden ve sakinleştiren uyarıcılardan olan serotonin ve
dopamin hormonları salgılarının arttığını belirtiyor. Fiziksel egzersiz
yaparken mutlu olmak çok kolay değil, fakat köpeğinizi koştururken siz
de ona ayak uydurursanız, hem fiziksel hem de ruhsal yararlarını
hissedeceksiniz.


Bebekler ve Köpekler

Birçok kişinin hamileliği yüzünden ya da çocukları olduğu için kedisini
terk etmesinin nedeni kedi-köpek tüyünün kist yaptığı inancıdır
Pek çok kişi, hayvanlardan kaçınır. Ya tüyü kist yapar, hamilelikte
düşüğe sebep olur düşüncesiyle, ya da ısırır, zarar verir korkusuyla.
Bu yanlış inanışlar, gerçek bir bilgi ve bilinç eksiği nedeniyle
gelişmiştir. Bu yanlışlar da maalesef pek çok hayvanın önce
sahiplenilip, daha sonra sokağa bırakılmasına neden olmuştur.

Bu yanlış inanışların bazılarını bilimsel açıdan değerlendirmekte fayda var.

Kedi köpeğin tüyü asla kist yapmaz. Onların tüylerinin, biz insanların saçlarından hiçbir farkı yoktur.

Kedi veya köpeklerle birlikte olduğumuzda elbette üzerimize tüy gelir.
Günlük belli bir miktar tüy dökümü normaldir. Herhangi bir nedenle bu
tüy yutulursa değişmeden bağırsaklar aracılığıyla atılır. Tüy
boyutundaki yabancı bir cismin mide tarafından kan damarları
aracılığıyla emilmesi imkansızdır. Solunum yoluna girdiğinde ise
hapşırık, kaşıntı gibi etkilerle dışarı atılır. Kiste neden olan tüy
değil, bir tür iç parazittir (echinococus) .
Çiğ et yemeyen köpeklerde asla bulunmaz. Parazit, kontrolsüz çiftlik
hayvanlarında bulunur. Ve bu eti çiğ olarak yiyen kedi, köpeklere
bulaşır. Kedi yada köpeğe enfekte olan hayvan, parazit yumurtalarını
dönem dönem toprağa bırakır. Bu topraklarda yetişen sebzeler
aracılığıyla (örneğin marul)evlere taşınır. Kontrolsüz sularla sulanan
tarım ürünleri de bulaştırabilir.Bu sebzelerle bulaşması ihtimali
parazit bulaşmış kedi yada köpekten bulaşma olasılığından çok daha
fazladır.

Beslenilen evcilde parazit yoksa kontrolsüz çiğ et yemiyorsa “echinococus” diye bir sorunu kesinlikle olmaz

Kediler, hamilelikte düşüğe sebep olmaz.

Hamilelik öncesi toxoplasması pozitif çıkan biri, bağışıklığı kazanmış
demektir ve asla korkmaması gerekir. A0ma negatif ise toxoplasma
antikoru, o zaman daha temkinli ve dikkatli davranmak durumundadır.

Kedi bulunan evlerde, her şey çok güzel giderken, evin sahibi, annesi,
birden hamile kalıverir ve ilk iş, ya etraftan söylenenler ya da hayvan
sevmeyen ve bazı bilimsel gerçekleri biraz göz ardı ediveren doktoru
nedeniyle kedisinden vazgeçer. Sebep? Toxoplasma gondii adı verilen bir
protozoon (parazit) dur. Fakat bu insanlar, hamile kalan bayana ilk iş
olarak çiğ et yememesi, çiğ ete dokunmaması gerektiğini nedense
söylemezler. Evet, daha öncesinde, yani hamilelik öncesinde Toxoplasma
yönünden negatif olan bir bayanın, hamileliği sırasında bazı noktalara
çok dikkat etmesi gerekir. Çiğ et ve ürünleri yememenin, dokunmamanın
yanısıra, daha önce bahsedilen, yapraklı sebze ve meyvelere de çok
dikkat etmelidir. Evde kedisi varsa, o (kediyle ilgili yapılması
gerekenler) aslında işin belki de en kolay kısmı…

Sadece kedisinin dışkısını günlük olarak uzaklaştıracak ve bu işi
yaparken eldiven kullanacak. Kedisinin tüm kontrolleri yapılmışsa ve
kedisi çiğ et yemiyorsa, hiç ama hiç korkulacak bir durum
bulunmamaktadır.

Aslında, korktuğumuz ve sağlığımızı tehdit ettiğini sandığımız kedi ve
köpeğimizin, bizden çok daha sağlıklı ve çok daha kontrollü olduğunu
acaba hiç düşündük mü?

Hangimiz rutin olarak parazit muayenesi yaptırıyoruz? Pek çok insan
salam, sucuk, sosis, çiğ köfte yer ve herhangi bir antiparaziter tedavi
veya rutin kontrol yaptırmak aklına dahi gelmez…

İnsanlar, dışarıdaki risk faktörleriyle sürekli iç içedir.

Aslında, evimizdeki kedi köpeğimizin bize değil, bizim onlara tehlike taşıdığımızı biliyor muydunuz?

Örneğin, Entamoeba histolytica adında bir protozoon (amipli dizanteri
etkeni), insan ve maymun gibi pek çok canlıda enfeksiyon oluştururken,
köpeklere de bu enfeksiyon insanlardan bulaşabilmektedir. Ama enfekte
olan köpeğin, insana bulaştırabilmesi söz konusu değildir.

İnsanın enfeksiyonu nasıl mı olur? (bu protozoonun bulaşması, dışkıyla atılan kistleriyle olmaktadır)

İyi yıkanmadan yenen sebze ve meyvelerle bu kistleri ağız yoluyla
alabiliriz, enfekte olan kişinin dışkısının bulaştığı her şeyle,
enfeksiyon yayılabilir. Buna, iyi yapılmayan tuvalet temizliği de
dahildir!!!

Kim, kimden daha tehlikeli?

Bilinçlenmek ve farkındalık, olması gereken en önemli unsurdur.

Tüm sevgilerde olduğu gibi hayvan sevgisinde ve havyan bakımında da…

Evdeki ve dışarıdaki dostlarımıza sahip çıkabilmenin yolu, bilinçli ve
iyi eğitilmiş, konusunda uzman olan hekimlerle işbirliği yapmaktan
geçer.

Onlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki yitirmiş olduğumuz değerlerimizden…

Katıksız sevgi, affedicilik, dinginlik, sorumluluk duygusu ve daha pek çoğu...

Çocuklarımız bizden öğrenecekler paylaşmayı, sahip çıkmayı. Canlıların
katledildiği bir dünyada bizler çocuklarımıza canlı sevgisini
aşılamalıyız ki gelecek nesil vahşeti, şiddeti değil sevgiyi
yaşayabilsin.

Bilmediğini bilmeyenden kaçmak gerekirmiş.

Bilmediğini bilene ise öğretmek...

Almak isteyene her zaman verecek sevgimiz, bilgimiz vardır. Hayvan sever değil- canlı sever insanlar olarak...



Hamilelik döneminde evde hayvan beslemek huzur ve mutluluk vermesi açısından son derece önemli.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Ana
Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Dodurka, yaptığı açıklamada,
Avrupa'daki ülkelerde her evde bir hayvan beslenmesine rağmen ülkemizde
sağlık sorunları yaşanacağı endişesiyle evde hayvan besleme
alışkanlığının fazla gelişmediğini belirtti.

Özellikle hamilelik dönemindeki kişilerin evde hayvan beslemekten kaçındığını ifade eden Dodurka, şunları söyledi:

''Hamile kadınlar özellikle kedi ve köpeklerden parazit kaparım
endişesiyle evde hayvan beslemekten kaçınıyorlar. Oysa insanların tümü
bu paraziti hayatlarının bir döneminde farkında olmadan farklı
kaynaklardan alırlar. Bu parazitleri alan bir vücut bağışıklık
kazandığı için ileri dönemde ciddi bir sorun ortaya çıkmaz. Ayrıca bu
tür parazitlerden dolayı rahatsızlığı bulunan kişilerin çoğunun hayvan
sahibi olmadığı gözlenmektedir. Bu nedenle hamilelerin bundan
korkmasına gerek yoktur.''

Dodurka, insanlar hayvanları severken ve onlardan bahsederken
rahatlatıcı endorfin hormonlar salgıladıklarını belirterek, ''Bu
hormonlar da tansiyonu düşürmekte, kalbi rahatlatmakta, stres
gidermektedir. Bu nedenle hamilelik döneminde evde hayvan beslemenin
hiçbir sakıncası olmadığı gibi, insanlara huzur ve mutluluk vermesi
açısından son derece önemlidir. Hayvanlar yalnızlığımızı gideren,
sosyal yaşamımıza olumlu etkileri olan canlılardır. Bu nedenle
hayvanlarla daha fazla vakit geçirmemiz gerekiyor'' diye konuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://havhav.forum.st
 
Yanlış Bilinenler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Köpek Egitiminde yapılan 3 Ortak Yanlış

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HavHav.Forum.St - Köpek Dostlarının Sitesi :: Köpeklerde Sağlık :: Sağlık - Bakım - Beslenme-
Buraya geçin: