VİRAL HASTALIKLAR
Gençlik Hastalığı:
Köpeklerin gençlik hastalığı bulaşıcı viral bir hastalıktır.Kolostrum
(anneden ilk emzirme sırasında alınan süt,ağız sütü,yüksek miktarda
antikor içerir.)almış yavrularda.materyal(anneden alınan) antikorlar
yavruyu % 12 hafta korur.Kolostrum almamış olanlarda ise bu süre 1-4
haftadır.Bu nedenle hastalık genellikle 3-12 aylık köpeklerde
yaygındır.Fakat daha yaşlı köpeklerde de rastlanabilmektedir.Yüksek
ateş (40-41C) ile başlayan hastalık,iştahsızlık,depresyon,burun ve göz
akıntıları,kusma ve ishal ile devam eder.Hastalığa yakalanan köpeklerin
büyük kısmı (%60-80) ölür.Hastalığın en çok görülen tipi solunum tipi
olmak üzere sindirim sistemi ile ilgili ve sinirsel belirtilerin
gözlendiği hastalık formları daha sık görülür.Hastalığın sinirsel
formunda sara tipi nöbetler,tikler ve felçler gözlenir.Distemper virüsü
T ve B hücreleri ile makrofajları etkiler.Köpek iyileşse bile virüsün
bağışıklık sisteminde yaptığı bozukluk kalıcı olur.Distemper virüsünün
hastalık yapma yeteneği köpek makrofajları üzerindeki bu replikasyon
yeteneğinden ileri gelmektedir.
Kanlı İshal:
Kanlı ishale neden olan parvovirüsler nispeten yeni virüslerdendir ve
kedilerin gençlik hastalığı virüsleri ile yakınlıkları vardır.İlk
olarak 1978 yılında ortaya çıkan ve yüzbinlerce köpeğin ölümüne neden
olan bu hastalık köpeklerin afeti olarak tanımlanmaktadır.İlk olarak
Kuzey Amerika'da tanımlanan hastalık bundan sonra Avustralya,Yeni
Zelanda,Asya,Merkez Amerika ve Güney Afrika'da görülmüştür.1983'lü
yıllarda itibaren 50'yi aşkın ülkede gözlendiği bildirilmiştir.Hastalık
her yaştaki köpekte gastrointestinal belirtilere,yavru köpeklerde kalp
kasının iltihabına(miyokarditis) neden olur.Özellikle yavru köpekler
için tehlikeli olan parvoviral enteritise,3 yaşın altındaki köpeklerde
rastlanmaktadır.Yeni Zelanda'da yapılan bir araştırmaya göre 0-7
haftalık köpeklerde hastalığın insidansı %63, 8-12 haftalık köpeklerde
%29, 3-6 aylık köpeklerde %23, 6-12 aylık köpeklerde %14, 1-2
yaşındakilerde ise %9, bir yaşından sonra da %11 olarak tespit
edilmiştir.Bu virüs özellikle hızlı olarak bölünen hücreleri hedef
alır.Bu hücrelerde organizmada bağırsakta bulunan ve alınan besinlerin
değerlendirilmesi ile ilgili olan hücrelerdir. Parvoviral hastalığın
ilk belirtisi şiddetli kusmadır.Kusmuk gri-beyaz renkte ve
suludur.Kusmayı sulu,kötü kokulu,sarıdan kahverengiye kadar değişen
renkte ishal izler.İshal halinde çıkarılan dışkıda taze ya da
pıhtılaşmış halde kan bulunur.Ateş 41.C kadar yükselir.Kusma ve ishal
nedeni ile oluşan sıvı kayıpları sonucu çoğu yavru köpekler ilk 24 saat
içerisinde ölür.Kalbin etkilendiği durumlarda ise çoğu zaman yavru
köpekler ölü bulunurlar.Bu hastalıkta ölüm oranı %50'nin üzerindedir.
Parvovirüslerin bağışıklık sistemini baskıladıkları bilinmektedir.Ancak
bunun mekanizması ve lenfosit fonksiyonlarını nasıl etkiledikleri henüz
açıklığa kavuşmamıştır.Virüslerin bağışıklık sistemini nasıl
baskıladıklarıyla ilgili 4 ana mekanizma vardır.Bu mekanizmalar
sayesinde virüsler,vücudun bağışıklık sisteminin zayıf taraflarını
araştırarak kendi varlıklarını garantiye alırlar.
Virüsler:
1)T ve B hücrelerinin fonksiyonlarını bozar veya onları yok ederler.
2)Bağışıklık sisteminin düzeninde dengesizliğe yol açarak,baskılayıcı T hücrelerinin aşırı aktif hale gelmesine neden olurlar.
3)Makrofajlar bu virüsleri yutarken,makrofajlara zarar verebilir vemakrofajları enfekte edebilirler.
4)Hedef hücrelerin genetik kodlarını çalabilirler.
Virüsler özellikle belirli bir hücreyi etkileyen kimyasal habercilerin
reseptörlerine kendi genetom proteinlerini yerleştirirler.Bu şekilde
virüs, habercinin gönderdiği komutları bozar veya ortadan
kaldırır.Modifiye canlı parvovirüs aşıları,köpeklerde 2-5 haftalık bir
süre için bağışıklık sistemini baskılayıcı etki gösterir.
Bulaşıcı Karaciğer Hastalığı : (Infectıous Canine Hepatitis, CAV-1)
Bu hastalığın etkeni adenovirüslerdir (CAV-1) ve bulaşma hasta
köpeklerin idrarı ile olur.Hastalığın en şiddetli formları yavru
köpeklerde görülmektedir.Aşılı anneden doğan yavru köpekleri kolostrum
5-7 haftaya kadar koruyabilir.Bulaşıcı karaciğer hastalığının 13
yaşındaki köpeklerde bile ölüme yol açtığı bilinmektedir.Adenovirüsler
tüm dokuları enfekte edebilme yeteneğindedir.Fakat daha çok karaciğer
hücreleri ile ilgilidirler ve bu organda şiddetli yangıya neden
olur.Hastalığın ilerleyen dönemlerinde gözlerde kornoval opasite
(kornoal bulanıklık) şekillenir.Mavi göz olarak da adlandırılan bu
bozukluğun nedeni gözlerin pigmentli tabakasının yangısıdır ve
aşılamayı takibende gözlemlenir.
Adenovirüs Tip-2 Enfeksiyonu : (Canine Adenovirüs Type-2 CAV-2) Bu
virüs daha çok solunum sisteminde hastalık yapmaktadır."Trache
obronşitis veya Kennel Cough" olarak adlandırılan köpek öksürüğü
hastalığının etkenlerinden biridir.Özellikle kalabalık ortamlarda
barınan köpekler arasında yaygındır.CAV-2 aşısı aynı zamanda CAV-1 aşı
virüsü nedeniyle oluşabilecek korneal reaksiyonları da önler.
Köpek Nezlesi :
Bu viral enfeksiyon solunum sisteminde orta dereceli bir yangıya neden
olur.Ancak CAV-2 virüsü ve Bordetalla bronchiseptica bakterisi ile
kombine halde çok şiddetli ve ölümcül enfeksiyonlara neden olurlar.
Koronavirüs İshali :
Koronaviaral enfeksiyon genellikle subklinik olarak seyreder.Klinik
belirtileri ateşle ve hafif bir inestial akıntı ile başlar,sonraları
kusma ve ishal gözlenir.Koronaviral hastalık tek başına şiddetli
enfeksiyonlara neden olmamakla birlikte,özellikle parvoviral
enfeksiyonlarla birleştiği zaman,hem klinik belirtilerin şiddeti hem de
ölüm oranında artış görülür.
Kuduz
Kuduz sıcak kanlı hayvanların merkezi sinir sistemini etkileyen viral
bir hastalıktır.Bu eski ve korkunç hastalığın etkeni olan
Rhabdovirüsler beyinde yangı(iltihap) meydana getirirler.Bu virüs
enfekte hayvanların salyası ile taşınır.İnkubasyon periyodu(Etkeni
aldıktan hastalığın başlamasına kadar geçen zaman periyodu.) 10 gün ile
birkaç ay arasında değişir.Kuduz ölümcül bir hastalıktır.Klinik
belirtiler ortaya çıktıktan sonra tedavinin faydası yoktur.Birçok vahşi
hayvan(ratlar,racoonlar,yarasalar,tilkiler) kuduzun rezarvuarı
durumundadır.Aristotlr "Hayvanın Tarihçesi" adlı kitabında kuduzu köpek
Deliliği" şeklinde tanımlamıştır.Kuduzdan korunma için modifiye canlı
ve ölü aşılar bulunmaktadır.Son yıllarda ölü aşıların daha etkili
bulunması,modifiye canlı aşıların vazgeçilmelerine neden olmuştur.
BAKTERİYEL HASTALIKLAR
Bordetelloz:
Bu hastalığın etkeni olan Bordetella bronchiseptica bakterisi
Adenovirüs Tip-2 ve Parainfluenza ile birleşerek Köpek Öksürüğü diye
adlandırılan hastalığı meydana getirir.Köpek bordetellozisi şiddetli
öksürüğe neden olur.Aşı özellikle intranazal (burun içi) olarak
uygulandığı zaman çok etkili koruma sağlar.Toplam 13 antijenlik tip bu
hastalığa neden olabilmektedir.Fakat sadece 3 tanesine karşı aşı
geliştirilmiştir.Ancak bu üçü %90 nın üzerindeki vakadan sorumlu olan
antijenlerdir.
Leptospiroz:
Klinik tablosu oldukça değişik olan bu enfeksşyonda ateş ile başlayan
hastalık tablosu böbrek yetmezliği ile sonuçlanır.Böbrek
fonksiyonlarının bozulması üremiye neden olur.Başlıca belirtileri
halsizlik,uyuşukluk,deprosyon,iştahsızlık,ishal,ku sma,ağız ve göz
mukozalarının yangısı,anormal sinirsel belirtiler ve ölüme neden olan
kan pıhtılaşması bozukluklarıdır.Bulaşma enfekte köpek ve ratların
idrarları ile olur.Bu hastalığın en önemli özelliği insanlara da
bulaşabilmesidir.
Aşısı olmayan Köpek Hastalıkları
Herpesvirüs :
Bu viral enfeksiyon özellikle yavru köpekler için öldürücü bir
hastalıktır.Süt emme çağındaki yavru köpeklerde hafif derecede solunum
yolu enfeksiyonuna neden olur.Kalıcı enfeksiyonlar olgun dişilerde
meydana gelebilir.Herpesvirüsler sinir hücrelerine yerleşerek
bağışıklık sisteminden korunabilme yeteneğindedirler.Brusellosizin
aksine,herpesvirüsle enfekte olan gebeler doğum yaparlar.Ancak matarnal
antikor geçişini sağlayamazlar.Bu annelerden doğan yavrular
herpesvirüslere karşı duyarlıdırlar.
Bruselloz:
Bu bakteriye hastalığın ne aşısı nede tedavisi vardır.Hasta köpekler
devamlı taşıyıcı durumundadırlar.spontan yavru atmalar brusellosizin
ilk göstergesidir.Bulaşma oral ve mukoz membranlar yoluyla
olmaktadır.erkek köpekler enfeksiyonu çiftleşme yoluyla enfekte dişi
köpeklerden alırlar.Ayrıca hasta dişilerin vulvalarının yalanması ve
idrarlarının alınması yolu ile de bulaşmalar olmaktadır.Dişiler de yine
çiftleşme ve hastalığın etkeni olan bakterilerin ağız yolu ile alınması
neticesinde hastalığa yakalanırlar.Bu nedenle dişi köpekler üreme
öncesinde brusellosiz yönünden kontrol edilmelidir.
Kalp Kurdu:
Karlp kurdu taşıyan bir sivrisineğin ısırması ile genç kalp kurtları
köpeğin kan dolaşım sistemine girer ve köpeğin kalbi ile birlikte 13-30
cm arası bir boya ulaşıncaya kadar gelişirler.Kalp Kutru'na yakalanmış
köpekleri kurtları imha etmek için ilaçlarla tedavi edilebilir ama
koruyucu bakım çok daha etkilidir. Yapabileceğiniz iki şey var;
köpeğinizi sivrisineklerden koruyun ve ona düzenli olarak veteriner
hekimizden temin edebileceğiniz kalp kurdunu önleyici ilaçlar
verin.Ancak veteriner hekiminiz,köpeğinizin kalp kurduna yakalanmış
olup olmadığını görmek için önce bir kan testi yapmak isteyecektir.
Kancalı Kurtlar:
Kancalı kurtlar daha çok yavru köpeklerde görülür,ama her yaştaki
köpekler ciddi biçimde bu kurtlara yakalanabilirler.Köpekler parazitin
larvalarını yutarak kancalı kurtlara yakalanabilir veya larvalar
köpeğin derisine girer.Yavru köpekler kancalı kurtları annelerinden
doğumdan önce vaya meme emerken kapabilir.Zaten hasta ve zayıf olan
köpekler kolay bir hedef oluşturur ve önlem alınmadığı takdirde ölüme
kadar götürebilir.Parazitin yumurtaları taze bir dışkı örneğinde
mikroskop altında görülebilir.Tedavi rutindir,ama köpeğin çevresini
temiz tutarak onu kancalı kurlardan koruyabilirsiniz.Düzenli olarak
bölgedeki dışkıları alın,çimleri kısa ve olabildiğince kuru tutun ve
asfaltlı veya taşlı yolları dezenfektanlarla yıkayın.
İnce Bağırsak Kıl Kurtları ve Soluncanları:
Kıl kurtları ya da askaritler,yavru köpeklerde sıkça görülür.Çoğu yavru
hiç bir belirti göstermez.ama diğer köpekler ve çocuklara da
bulaşabilecek milyonlarca yumurtayı çevreye dağıtırlar.Kıl kurtları
beyaz,ser,ince ve yuvarlak spagheti görünümündedir ve yaklaşık 6 cm'e
kadar uzarlar,çoğu zaman yay gibi yuvarlanırlar.Yetişkin köpekler kıl
kurtlarına karşı bağışık olabilirler ve hiç bir belirti
göstermeyebilirler.Veteriner hekiminiz, kıl kurdu bulunduğu takdirde
ilaç yazacaktır,ama önlemek için,kancalı kurtlarda tarif edildiği
şekilde temizlik önerilir.
Tenyalar:
Bu parazitler köpeğin anüsü çevresindeki tüylerde,yatağında veya
dışkısında görülebilir.Canlı iken anüs parazitleri kırık beyaz.yassıdır
ve ileri geri sallanır;kuruduklarında sarılaşırlar.şeffaf olur ve bir
pirinç tanesine benzerler.Anüs parazitlerine yakalanmış bir köpek kilo
kaybedebilir ve zaman zaman ishal olur.Eğer köpeğinizin anüs
parazitlerine yakalanmış olduğunu düşünüyorsanız,veteriner hekiminizin
dışkısını muayene etmesini ve ilaç vermesini isteyin.
Kalın Bağırsak Kurtu:
Kalın bağırsak kurtları,köpeğin sindirim sisteminin alt kısımlarında
yaşar.Bazı köpekler hiç bir belirti göstermez,dolayısıyla veteriner
hekiminiz dışkısını muayene ederek tanıyı koymalıdır.Başka köpekler
zaman zaman oluşan ishal,anemi,kilo kaybı,halsizlik ve sağlık durumunda
genel bir bozulma gösterebilir. Tedavi için ilaç şarttır.Köpekler kalın
bağırsak kurtlarını,etrafı koklayıp yalayarak aldıklarından,yukarıda da
belirtildiği gibi köpeğin yaşadığı bölgeyi temiz tutmak gerekir.
Köpeğinizin solucan,kancalı kurt,kıl kurdu,anüs parazitleri veya kalın
bağırsak kurtlarına yakalandığından kuşku duyuyorsanız,bir ya da iki
dışkı örneğinin mikroskop altında incelenerek sorunun türünü ve
boyutunu tespit etmek ve böylece en etkin tedavi yolunu bulmak
gerekir.Asla kurt tedavisini kendi başınıza yapmayın;yanlış bir kurt
tedavisi,kurtların kendisi kadar köpeğe zarar verebilir.Öncelikle
veteriner hekiminiz,sorunun gerçekten kurtlardan mı kaynaklandığını ve
öyle ise hangi tür kurt olduğunu tespit etmek zorundadır;ayrıca kurt
tedavisine başlamadan önce verilecek doğru ilaç ve miktarı belirlemek
için de köpeğin genel fiziksel durumunun da değerlendirilmesi
gerekir.Aslında köpeğinizin dışkısının parazit yumurtaları bakımından
incelenmesi,köpeğin yıllık fiziksel muayenesinin bir bölümünü
oluşturmalıdır,yani bir dahaki sefere veteriner hekime gittiğinizde
köpeğinizin dışkısını da yanınızda götürün.