SAHİBİNİ MEMNUN ETMEK İSTEYEN KÖPEK VARMIDIR?
Köpek ırklarının karakteristik tanımlamalarında bazı ırklarda "eager to
pelase" yani memnun etmeye istekli ibaresini görürüz. Bu ırkların itaat
seviyesini göstermek, sahibini mutlu etmek için çalıştığını anlatmak
için kullanılan bir tanımlamadır. Halbuki artık köpek davranışlarının
incelenmesi sonucunda köpeklerin sahiblerinin memnuniyetinden
anlayamacakları, onları memnun etmek için de herhangi bri davranış
içinde bulunamayacakları anlaşılmıştır.
Hiçbir köpek sahibi için çalışmaz. Sahibini memnun etmek için çalışan
köpek bulamazsınız. Bütün köpekler her ne yapıyorlarsa hep kendileri
için yaparlar.
The culture clash kitabının yazarı Jean Donaldson kitabında "ben hala
sahibini mutlu etmek için çalışan bir köpek görmeyi bekliyorum" der.
Artık Jean Donaldson ve benzerleri gibi akademik bir geçmişi olan
hayvan davranış uzmanları ve köpek eğitmenleri köpeğin sahibini mutlu
etmek için çalışmadığını söylüyorlar. Gerçek de budur. Bütün hayvanlar
yaptıkları davranışları o davranışları motive edildiği için yaparlar.
Bütün hayvanlar yiyecek, su, sex gibi doğal ihtiyaçları tarafından
motive edilirler, kaçınılmalı uyarıcılardan da uzak dururlar. Tabi
insanlar için de aynı durum söz konusudur. Hayvanların bu doğal
motivasyonları onların öğrenmek zorunda olmadıkları pekiştireçleridir.
Hayvan susayınca gider bir dereden su içer. Susuzluk onun su içmesi
için bir motivasyon olmuştur. Deredeki su ise onun dereye inmesi için
bir pekiştireç olmuş olur. Yani su hayvanın dereye gitmesini
pekiştirir. Derede su olmasa, dere kurursa hayvanda o dereye gitmez.
Su, yiyecek gibi doğal pekiştiricilere birincil pekiştireç diyoruz.
Birincil pekiştireçleri temsil eden bir sinyal ile de ikincil
pekiştireçler kullanılır. İşte biz insanlar hayvanların birincil
pekiştireçlerini, ikincil pekiştirecler kullanarak onlara hatırlatıp
yaptıkları davranışlarını pekiştirerek onlara istediklerimizi
yaptırıyoruz. İşte bundan ötürü hiçbir köpek sahibim sevinsin diye
hiçbir şey yapmaz. Köpeklerin sahiblerinin sevinip sevinmeyeceğini
düşünecek kadar kapasiteli çalışan bir beyinleri yoktur. Onlar sadece
doğal olarak birincil pekiştireçler ile ve bizim şartladığımız ikincil
pekiştireçler ile davranışlarını yaparlar.
Hayvanlar kaçınmalı uyarıcılardan uzak dururlar çünkü kaçınmalı
uyarıcılar hayvana acı veya rahatsızlık verirler. Ama birincil
pekiştirci hayvanda kaçınmalı uyarıcıdan baskın gelirse hayvan
kaçınmalı uyarıcıdan uzak durmayabilir. Örneğin bir av köpeğinde
birincil pekiştirici (köpeğin avı) köpek dikene girdiği zaman dikenin
verdiği acıdan yani kaçınmalı uyarıcıdan daha az baskınsa köpek avın
peşinden gitmeyi bırakır o dikenli alandan çıkar başka yerde av arar.
İyi av köpeğinde kaçınmalı uyarıcılar av arama motivasyonundan ve
birincil pekiştirici olan avından daha baskın olmazlar.
Köpek kaçınmalı uyarıcılar kullanılarak eğitildiği gibi tam tersi
olarak sevdiği brinicil pekiştireçler ikincil pekiştireçlerle
ilişkilendirilip yaptığı davranışlar pekiştirilerek de eğitilebilinir.
Günümüz modern köpek eğitiminde artık kaçınmalı uyarıcılar kullanılarak
köpekler eğitilmemektedir. Eğitimden daha iyi sonuç alabilmek için
kaçınmalı uyarıcıları kullanmamanız gerekmektedir. Pozitif
cezalandırmalar, negatif pekiştirmeler hep kaçınmalı uyarıcıları
içerirler. Boğma tasmalar, elektrik şok tasmaları, dikenli tasmalar
eğitimden çıkarılmalı hiçbir suretle kullanılmamalıdırlar.
Oyun köpekler için büyük bir motivasyon aracıdır. Oyun için kullanılan
en iyi araç ise topdur. Köpek yavru iken topa gerektiği gibi
odaklandırılırsa bütün dünyası topun etrafında döner. Narkotik
köpeklerine dikkat ederseniz uyuşturcuyu deliler gibi ararlar tek sebep
sonucunda ona verilecek bir top veya oyuncakdır. Bazı yanlış inanışlara
göre köpek uyuşturucuya alıştırılıp da uyuşturucu almak için bu aramayı
yapmaz. Avcı saldırganlığı çok olan, av dürtüleri baskın gelen köpekler
topa daha çok odaklanırlar. Böyle köpekler gereken yapıldığında sanki
top için yaşarlar. Top yerde yuvarlanır, zıplar, havada kuş gibi gider
köpek onu yakalamaya çalışır. Yani top pek çok şekilde avı taklit eder.
Köpek için dayanılmaz bir cazibesi vardır.
Sinan AKYIL.
Kaçınmalı uyarıcı: Genel
anlamda, bir davranışın sıklığını artırmak veya azaltmak için söz
konusu davranışla eşlenen ve kişinin kaçınmaya çalıştığı nahoş, acı
verici uyarımlar. Negatif uyarım, hedeflenen davranış değişikliğinin
türüne bağlı olarak ya davranıştan önce, davranışla birlikte ya da
davranıştan sonra uygulanır.
Motivasyon: En genel anlamıyla, organizmayı belli bir
nesneye veya duruma teşvik ulaşma yönünde eyleme sürükleyen itici güç
(itki, arzu, dürtü, vs.); ruhsal veya fiziksel etkinliği başlatan,
sürdüren ve yönlendiren süreç. Bazı otoriteler motivasyonu organizmayı
eyleme güdüleyen ve eylem için gerekli enerjiyi sağlayan genel bir
enerji kaynağı olarak değerlendirmektedir. Bu yaklaşıma göre
gerçekleşen belli bir davranış, bu genel itkinin söz konusu duruma özgü
olan bir dışavurumundan başka bir şey değildir. Ancak otoritelerin çoğu
motivasyonun belli itkilere ve ihtiyaçlara özgü olduğunu ve ancak bu
temelde anlaşılabileceğini savunmaktadır. Bu yaklaşıma göre bir
davranışın doğasını, gücünü, ya da devamını etkileyen motivasyon,
ihtiyaç ya da itki düzeyi, ulaşılmak istenen nesnenin veya durumun
teşvik değeri, organizmanın beklentileri, hedefe ulaşmaya uygun
öğrenilmiş tepki yapılarının varlığı, söz konusu ihtiyaçla
çatışabilecek daha başka ihtiyaçların bulunması, vb. gibi bir dizi
etkenle şekillenir. Günümüzde öğrenme teorilerinin temelini oluşturan
(öğrenmede belirleyici bir etken olarak değerlendirilen) motivasyon,
uyarılma, dikkat, kaygı, geri denetim, pekiştirme gibi süreçlerle
ilişkilendirilir ve genel olarak iki kategoride incelenir: i) birincil,
fizyolojik ya da organik (açlık, susuzluk, cinsellik, vb.) ve ii)
ikincil, sosyal veya ruhsal (rekabet, kişisel ilgi, yakınlık, sevgi,
vb.)
Birincil pekiştirme: Tanım
Organizmanın açlık, susuzluk gibi temel ihtiyaçlarını gidermesinden
ötürü, öncesinde herhangi bir öğrenme (şartlanma) olmaksızın pekiştirme
yaratabilen pekiştireçler.
İkincil pekiştirici: Şartlı
pekiştirici de denir. Başlangıçta nötr olan, yani daha önce pekiştirici
bir özelliği olmayan, ancak şartsız bir pekiştirici ile eşleştirilmesi
sonucu pekiştirme özelliği kazanan bir uyarıcı. Buna en güzel örnek
paradır. Kendi içinde pekiştirici bir değeri yoktur, ancak birincil
pekiştiricileri (yiyecek, su, vs.) satın almakta kullanılabilmektedir;
hatta birincil pekiştiricilerden daha güçlü bir pekiştirici olduğu bile
söylenebilir.
Sinan AKYIL